28 Ekim 2010 Perşembe

Sensizliğe Göç Etmek II...



Sensizliğe Göç Etmek II…

Şehir sanki isyankâr bir rüyadan uyanmış.
En güzel hayalleri yağmalamış uğrular,
Gençliğim gözlerinin siyahına boyanmış.
Çehreni görmek için yalan olmuş doğrular.
Söyle, şair ne yapsın sükût varsa kaderde,
Bilmedim mutluluk ne, tebessüm şimdi nerde…

Martılar, denizinden uzakta uyanıyor.
Sensiz doğan her sabah ayrılığa gebedir.
Bir adın kaldı bende ilmek ilmek kanıyor.
Geceler viran şimdi, gündüzler harabedir.
Söyle, şair ne yapsın hüzün varsa kaderde,
Bir hançer yarası var düştüğüm her kederde…

Aşk; gönül ağrısıdır takvimlerin ardında,
Saatler gözlerimin melâlinden utanır.
Bir beni vurdular ah gözlerinin yurdunda,
Hasretin yüreğimin kıyısında uyanır.
Söyle, şair ne yapsın hasret varsa kaderde,
Kahrıma ram olur aşk tutuştuğum her yerde…

Gitmeli bir gurbete gölgelerin peşinden,
Sessizce terk etmeli bu şehri sensizliğe,
Gözlerim utanırken gözlerimin yaşından.
Kahrolur şimdi ruhum sendeki bensizliğe.
Söyle, şair ne yapsın hicran varsa kaderde,
Muhtacım şimdi sensiz nisyan denen namerde…

Unutmak saatlerin sustuğu anda başlar,
Yalnızlık düğümlenir saçlarına baharın.
Pür melâl bir sükûna dönüşür tüm telaşlar.
Son nefes belki bugün, kim bilir belki yarın.
Söyle, şair ne yapsın ölüm varsa kaderde,
Ruhum ruhuna öder son borcunu kabirde…

Yusuf MESCİOĞLU
28.10.2010

24 Ekim 2010 Pazar

Son Eşik...



Son Eşik…

Ben ki; bir çift göz için zamanı durdurmuşum.
Kül olan yüreğimi göklere savurmuşum.

Sızmışım nefes nefes çöllerin dudağına,
Aşk’ı koymuş Yaradan gönlümün sadağına…

Derûni bir sevdaya nikahlanmış gözlerim.
Suretâ bir tebessüm takılmış aynalara.

Kapındayım bak işte, iki büklüm dizlerim.
Acıma hiç halime at beni kuytulara…

İster sürü gönlümü gittiğin şehirlere,
İster ruhumu götür köle gibi ardından,

Çehreni hece hece dokurken şiirlere,
Ayrılamam bilirsin gözlerinin yurdundan…

Bir gece azad eder gözlerin gözlerimi,
Sensiz kalan ruhuma efkârlı bir ah düşer.

Şimdi toprak doğrultur bükülen dizlerimi,
Ömrüm sensiz biterken son bir defa suç işler…

Hasretin kapısında visalime ermişim.
Şu yaralı canımı, cânanıma vermişim.

Kapanmış tüm kapılar, zaman durmuş ansızın.
Bak işte koynundayım güzide bir sonsuzun…

Yusuf MESCİOĞLU
24.10.2010

16 Ekim 2010 Cumartesi

Nihade...



NİHADE…

Nihade, bir aşk için ağlamışsın derinde.
Kurşunlanmış umutlar efsunlu gözlerinde…

Suretini görenler füsununa aldanmış.
Güzellik nefes nefes yüzünde soluklanmış…

Nihade, ağlamışsın azad olmuş köleler.
Yollarını aramış ardın sıra bilgeler…

Sultanlar feda etmiş hükümranlık tacını.
Sonbahar dare çekmiş aşkın son hallacını…

Nihade, tüm nehirler sana doğru akıyor.
O Mehlika suretin aynaları yakıyor…

Bakarsın körler bile karanlıktan uyanır.
Lâl olan dile gelir sükûtundan utanır…

Nihade, aşkın için ayrılığı vurmuşum.
Ebedi karanlığın eşiğinde durmuşum…

Çöllerin dudağından almışım sensizliği,
Yüreğime isminle çizmişim sonsuzluğu…

Nihade, sürülmüşüm ömrünün tenhasına,
Gülümsemiş yüreğim dertlerin en hasına…

Gözlerinin yurduna savrulmuş hayallerim,
Zevalin bahçesinde boyun bükmüş güllerim…

Hicranlı yüreğimde dünün uhdesi kalmış.
Nihade, varlığında yokluğunda masalmış…

Gidiyorum ruhuma mühürlendi sevdalar.
Nihade, beni sen değil taşım toprağım anlar…

Yusuf MESCİOĞLU
10.10.2010

5 Ekim 2010 Salı

Sonsuzluk...



Sonsuzluk...


Fasl-ı Bahar yurdunda hazana düştü gönül,
Eskiyen takvimlerde yalan oldu unutmak…


Aynalara sır verip, derdi bölüştü gönül,
Melâlin çehresinde, nalân oldu unutmak…


Terk-i diyâr eylerken tenhalara ruhumu,
İkrârıma gücenip, nirân oldu unutmak…


İsmine susmak için gizledim de ahımı,
Tuttuğum her dilekte nihân oldu unutmak…


Mütebessim bir sevda işlenirken kalbime,
Aslına rücu edip unutuldu unutmak.

Eylül son gözyaşını döküyorken kabrime,
Firakımla birlikte uyutuldu unutmak…


Yusuf MESCİOĞLU
∞.∞. ∞∞

3 Ekim 2010 Pazar

Hüzn-ü Aşk...



Hüzn-ü Aşk…

Sevda gömleğini giyip sırtıma,
Hasretin yurdunda arasam seni,
Ardımda kar, boran, dolu, fırtına.
Sensiz ayazlara sunsam ben beni…

Eşiğinde beklesem efsunlu gecelerin,
Sesini duymak için poyrazları dinlesem,
Yollarında yürürken senli tüm hecelerin,
İsminin her harfinde inim inim inlesem…

Hüsn-ü Aşk işlenirken gergefinde nakkaşın,
Resmini çizse gönlüm sensiz bütün zan’lara,
Sonu hicran olsa da aklımdaki savaşın.
Kapatsam yüreğimi bütün su-i zanlara…

Hüzne demir atsa da aynalarda gözlerim.
Hayalin yüreğimde nazenin bir umuttur.
Ruha cemre düşerken gözlerini özlerim.
Gülersin, mutluluğum gülmeyi de unutur.

Susarsın, incitirler şairin sözlerini.
Sevda gömleğini yırtar inkisar.
Heceler de çevirir dilimden yüzlerini,
Şair en son şiire yalnız ismini yazar…
Şair son şiirine senin ismini yazar…

Yusuf MESCİOĞLU
02.10.2010