22 Temmuz 2013 Pazartesi

Dem...

















Dem…

O demde yıldırımlar davacıdır buluttan,
O demde süvâriler çıkıp gelir huduttan…

Nicedir böyle endâm görmedi mahzun şehir,
Şimdi her sokak sensin her köşe sana dair.

Yürürsün, adımların yalnızlığı inletir.
Susarsın, tüm kâinat bana seni dinletir.

Ölüm tebessüm eder geçtiğin sokaklarda,
Sensizlik sancılanır nakelâm dudaklarda…

O demde tenhaların kalbine güler hüzün.
O demde tan yerini nûra gark eder yüzün…

Sabreylerim, susarım, ruhum yanarken serde.
Hoş bir rayihâ kalır göz vurduğun her yerde…

Yıldızlar birer birer gülümserken geceye,
Aşığın kalbi düşer en melâli heceye…

Kâğıt yanar, susar dil, ansızın kurur kalem.
Gözlerin yüreğimde her nefes başka âlem…

O demde ellerini tutan ruhlar kavrulur.
O demde hayat solar cân kenara savrulur.

Gökyüzü seni dinler hu çekerken dervişler.
Zaman gönül ufkuna yeni bir çerâğ işler…

Hayat hala tenha da yakarken sensiz beni,
Neyleyim dizlerinde can vermeyen bedeni…

Ya çağır menzil’ine ya sustur yüreğimi.
Özledim o şehirde bekleyen durağımı…

YusuF Mescioğlu

Onaltıhaziranikibinonüç

21 Temmuz 2013 Pazar

Bir Kardelen Rüyası...






















Bir kardelen rüyası…

Bir kardelen misali her kışı bahar bilip,
Gözlerine son defa baktı ve gitti ölüm.  

Yüreğimin şehrinde yokluğunu ar bilip, 
Umudu yakasına taktı ve gitti ölüm.  

Ayrılma otağından bir ömür burada kal
Diyerek, yollarımı yaktı ve gitti ölüm.   

Soluksuz bekledim de kirpiğinde pür melâl,
Sessizce yanağından aktı ve gitti ölüm…

Şu derbeder gönlümün tahtına kurulmuşken,
Gözlerini görünce kalktı ve gitti ölüm.

Yüreğim gözlerinle kırk yerden vurulmuşken,
Yetmedi, çakmağını çaktı ve gitti ölüm…

Gönlüne râm olunca tutuştu gökte mehtap,
Aşkın son kalesini yıktı ve gitti ölüm.

Tükenirken sayfalar mühürlendi son kitap,
Kapıdan iki büklüm çıktı ve gitti ölüm…

YusuF Mescioğlu…

Yirmimayısikibinonüç.