30 Eylül 2011 Cuma

Yine Sensizlik...















Yine Sensizlik…


Söz imiş kalbime düşen intizar,

Cemreler yurdunda ben küle döndüm.

Gönlümde hazan var, dilde ahûzar…

Her seher ah çeken bülbüle döndüm…


İçip yudum yudum aşk baldıranı,

Hüzne rehin verdim geçen her an’ı

Sır edip gönlüme düşen sultanı,

Sükûtu lâl eden bir dile döndüm…


Ömrümdü, ömründen esirgediğin.

Ömrümdü, kahrımda esir dediğin.

Çöllere düşmekse kusur dediğin,

Ben ki serabından bir çöle döndüm.


Aynalara baktım, göstermediler.

Yüzlerinde bana yer vermediler.

Hepsi de ser verip sır vermediler.

Yârâna yâd idim yad el’e döndüm…


Her şey senden yana aktı ruhumda,

Hep sen oldun hep sen, sessiz ah’ımda,

Erirken varlığım tek nigâhında,

Sonsuzluğa akan bir sele döndüm…


Kayboldum kendimi sende ararken,

Yitirdim ben seni, bana sorarken…

Kollarım boşluğu son kez sararken,

Gelmedin, yüzümü ecele döndüm…


Yusuf Mescioğlu

Yirmidokuzekimikibinonbir.

27 Eylül 2011 Salı

Şehit Sâlâsı...










Sus ey! deli gönlüm yakarım seni,

Lâl olsun sevdaya aşina dilin…

And olsun urgana takarım seni,

Kan oldu gözyaşım, kandır mendilim…


Vatan bekliyorken yolun başında,

Mehmedin bağrına kurşun sıktılar.

Ağladı yer ve gök şehit naaşında,

Tekbir nidasıyla arş’ı yıktılar…


Ne kelâm kelâmdır böyle bir günde,

Ne varlık yokluğa çareler bulur.

Damat olamadı oğlu düğünde,

Ana’nın gönlünü ağıtlar alır…


Babası bir taşa çöker Mehmed’in,

Bacısı bir yanda ağıtlar yakar.

Acısı yürekler söker Mehmed’in,

Gözler bile o gün körlüğe bakar…


Acı acısından bizârdır o an,

Kendini kahreder her gözyaşında,

Şehadet Mehmed’e bir yâr’dır o an.

Görülür Mehmed’in mezar taşında…


Sen ki şu sinemde yaşsın Mehmed’im

Dilim hükmetmiyor artık sözlere…

Bıraktım gönlümü taşsın Mehmed’im

Hakkını helal et n’olur bizlere…

Hakkını helal et n’olur bizlere….


Yusuf Mescioğlu.

Yirmialtıeylülikibinonbir.

Şehit Sâlâsı...









Sus ey! deli gönlüm yakarım seni,

Lâl olsun sevdaya aşina dilin…

And olsun urgana takarım seni,

Kan oldu gözyaşım, kandır mendilim…

Vatan bekliyorken yolun başında,

Mehmedin bağrına kurşun sıktılar.

Ağladı yer ve gök şehit naaşında,

Tekbir nidasıyla arş’ı yıktılar…

Ne kelâm kelâmdır böyle bir günde,

Ne varlık yokluğa çareler bulur.

Damat olamadı oğlu düğünde,

Ana’nın gönlünü ağıtlar alır…

Babası bir taşa çöker Mehmed’in,

Bacısı bir yanda ağıtlar yakar.

Acısı yürekler söker Mehmed’in,

Gözler bile o gün körlüğe bakar…

Acı acısından bizârdır o an,

Kendini kahreder her gözyaşında,

Şehadet Mehmed’e bir yâr’dır o an.

Görülür Mehmed’in mezar taşında…

Sen ki şu sinemde yaşsın Mehmed’im

Dilim hükmetmiyor artık sözlere…

Bıraktım gönlümü taşsın Mehmed’im

Hakkını helal et n’olur bizlere…

Hakkını helal et n’olur bizlere….

Yusuf Mescioğlu.

Yirmialtıeylülikibinonbir.

22 Eylül 2011 Perşembe

Leyli...












Leyli…


Aşkın dergâhında kahır okudum.

Bundandır gönlümün hicrâna meyli,

Her harfte ismini aşka dokudum.

Beni de bir Mecnûn etti o Leyli…


Adımı sordular meftûnum dedim.

Var mısın dediler merhûmum dedim.

Pervaneye aşık bir mumum dedim.

Gönlümü ateşe attı o Leyli…


Kimi meczup dedi kimisi veli,

Ya ermiş dediler yahut da deli,

Verip avucuma bir yaban gülü,

Bülbülle beni bir tuttu o Leyli…


Zor imiş her derdin beşiği olmak,

İsterdim bastığı eşiği olmak,

Sırdır deyip aşkın aşığı olmak,

Sırrımı sırlara kattı o Leyli…


Leyl’i sarıyorken dört bir yanımı,

Habersiz terk etti gönül hanımı,

O’na Şeyda olan masum cânımı,

Aşkın pazarında sattı o Leyli…


Hasret bulaşırken gözüm yaşına,

İsmini yazdılar mezar taşıma,

Yüzünü dönüp de öksüz naaşıma,

Bir dua etmeden gitti o Leyli…


Yusuf Mescioğlu

Yirmikieylülikibinonbir.

20 Eylül 2011 Salı

Eylül...



















Eylül…


Sabrıma kahırlar ektin bak yine,

Sen hangi yürekte neşesin Eylül…

Bahçemde güllerin saçı ak yine,

Hicrette iç çeker, lâl oldu bülbül…


Ben seni yâr bildim gurbet yurdunda,

Sen beni kışlara terk ettin Eylül…

Ben hep boynu bükük kaldım ardında,

Gönlüme hasreti zerk ettin Eylül…


Kahrım da sendeydi mutluluğum da,

Her yıldönümünde sen vardın Eylül…

Öyle ki şen şakrak çocukluğumda,

Yaprak döktün diye sakardın Eylül…


Yâd’ına tutundum geçen günlerin,

Sen yâd’ı yad ettin ömrüme Eylül…

Teessürle geçti hüsn-ü zanlarım,

Girdim yalnızlığın emrine Eylül…


Sırrına erince ben son baharın,

Karıştın gözümün yaşına Eylül…

Kaçıp kurtulurum diyorken yarın,

Yazıldın sen mezar taşıma Eylül…


Yusuf Mescioğlu

Ondokuzeylülikibinonbir.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Hasret...













Hasret…


Ey hasret! ne vardı kalacak bende,

Gitseydin onunla birlikte sende…

Yaktığın yetmez mi bu garibanı,

Dost ettin ömrüme yadı, yabanı…


Ne istedin bilmem hayallerimden,

Zevk aldın derdimden, melâllerimden.

Sana gündüz gelen leyâllerimden,

Yıllarca gönlüme sükût sızdırdım…


Sevdayı bildiğim o günden beri,

Sendin efkârımın yılmaz neferi,

Ahdimden dönmedim diye ben, geri

Aldığım nefesi kalpten bezdirdim…


Tükendim, tükettin gurbet ilinde,

Bülbülün uhdesi kaldı gülünde,

Bu gamlı ruhumu tutup, elimde

Hasretindir diye diye gezdirdim…


Aynalar görünce sendeki beni,

Yüzünde çizgiye boğdu bu teni…

Ölmeden ömrüme giyip kefeni…

Garipler yurdunda mezar kazdırdım…


Aklıma gelmeyen geldi başıma,

Kan ektin bir ömür gözüm yaşına…

Beni bulma diye mezar taşıma…

Adımı soyadımı visâl yazdırdım…


Yusuf Mescioğlu

Ondörteylülikibinonbir

11 Eylül 2011 Pazar

Nazar - ı Sevda...













Nazar-ı Sevda…


Gözlerin gözlerimde pıhtılaşan kan mıdır?

Celâli bir sabahta patlayan isyan mıdır ?


Yoksa sevinçlerimi kuşatan bir uğru mu?

Bilemedim neşe mi, hüzün müdür, ağrı mı?


Gözlerin gözlerimde oyalı bir bakıştır.

Nakkaşlar nakkaşının sır ördüğü nakıştır.


Gözlerin gözlerimin rüyasıdır ezelden,

Bakarsın ruha sızar beyit beyit gazelden…


Yüzünü cân şehrimin şahikası bilmişim.

Gözlerine kapılmış hüzün hüzün gülmüşüm…


Eylül’ün melâliyle kanmışım gözlerine,

Her hecede hasretin işlenmiş sözlerime…


Bakarsın çoraklaşmış toprağıma cân düşer.

Yalnızlık yalnız kalır, ayrılık bicân düşer…


Gözlerin gözlerimde siyah bir tül gibidir.

Bazen kızıl bir lâle bazen de gül gibidir…


Gözlerin gözlerime yangınları taşıyan,

Gözlerim gözlerinde gece gündüz yaşayan…


Efsunlu bakışına esir düşmüş bir çeri,

Gözlerin gözlerimde tüter ezelden beri…


Ben senli aynalarda beni yakan divane,

Gözlerimde gözlerin varacağım divan’a…


Yaradan’ım soracak gözlerin nerde kulum,

Diyeceğim; dünyayı benimle gördü gülüm…


Senden inâm geleni ben o yâr’da bıraktım…

Aklımı benden alan bir nazar da bıraktım…


Aşkın cân pazarında sattım ben’i bir pula,

Merhamet et Yarabbi o Aşk için bu kula…


Yusuf MESCİOĞLU

onbireylülikinbinonbir