Dem…
O demde yıldırımlar
davacıdır buluttan,
O demde süvâriler
çıkıp gelir huduttan…
Nicedir böyle
endâm görmedi mahzun şehir,
Şimdi
her sokak sensin her köşe sana dair.
Yürürsün,
adımların yalnızlığı inletir.
Susarsın,
tüm kâinat bana seni dinletir.
Ölüm
tebessüm eder geçtiğin sokaklarda,
Sensizlik
sancılanır nakelâm dudaklarda…
O demde
tenhaların kalbine güler hüzün.
O demde
tan yerini nûra gark eder yüzün…
Sabreylerim,
susarım, ruhum yanarken serde.
Hoş bir
rayihâ kalır göz vurduğun her yerde…
Yıldızlar
birer birer gülümserken geceye,
Aşığın
kalbi düşer en melâli heceye…
Kâğıt
yanar, susar dil, ansızın kurur kalem.
Gözlerin
yüreğimde her nefes başka âlem…
O demde
ellerini tutan ruhlar kavrulur.
O demde
hayat solar cân kenara savrulur.
Gökyüzü
seni dinler hu çekerken dervişler.
Zaman
gönül ufkuna yeni bir çerâğ işler…
Hayat hala
tenha da yakarken sensiz beni,
Neyleyim
dizlerinde can vermeyen bedeni…
Ya çağır
menzil’ine ya sustur yüreğimi.
Özledim
o şehirde bekleyen durağımı…
YusuF
Mescioğlu
Onaltıhaziranikibinonüç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder