15 Ekim 2011 Cumartesi

Ömürlük Sızı...












Ömürlük Sızı…


Zaman boynu bükük bir yetim gibi, melâli

İşlemiyor gönlüme ne akrep ne yelkovan,

Çoktan düştü boynumdan unutmanın vebali

Kahır kahır çekiyor, nisyânda kaldı nisyân…


Hasret hangi bahçenin zakkumudur, kan kokar.

Acı niye acıyı bicân kılıyor bende,

Unuttum demek bile neden böyle can yakar.

Bu nasıl bir ülfettir ruh esir kalır tende,


Dil’in sözsüz yandığı bir lügâttir geceler.

Özlemek ömre düşen utangaç bir hayaldir.

Aklın her zerresine sabır yazan heceler.

Vuslat nakşetse bile son hecesi leyâldir.


Tükenen umudumdur aldığım her bir nefes,

Geceleri tutuşur aynalarda sırlarım.

İçimdeki çocuğu avutmuyor hiçbir ses,

Bana yâr’dan yadigâr bahçıvan nasırlarım…


Kalbimdeki toprağa hoyrat eller dokunur.

Kırarlar gülzarımda yeşeren filizleri.

Bir sabah sâlasında benim adım okunur.

Hasretle doldururlar kuruyan dehlizleri…


Yusuf Mescioğlu

Onbeşekimikibinonbir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder