10 Ocak 2010 Pazar

Son Akşam...




Son Akşam…

Yine hüzün dokunmuş kirpiğine dün akşam,
Duydum ki bir vefasız uğruna ağlamışsın.
Beni sensiz bırakıp gittiğin o son akşam.
Bende bir vefasızın uğrunda ağlamıştım…

Kan dolmuştu gözlerim yüreğim üşümüştü.
Hatıranla hasretin aklımı bölüşmüştü.
Sanki deli poyrazlar ruhuma üşüşmüştü.
O akşam mevsimleri hep sonbahar sanmıştım…

Sessizce boyun büktüm gözyaşları içinde,
Dünyanın tüm renkleri hep siyahtı içimde,
Katilimde belliydi işlediğim suçumda,
O akşam aynalarda yüzümü bırakmıştım…

Unutursun demiştin gözlerime bakmadan,
Ben beni unutmuştum sen kapıdan çıkmadan,
Aklımla savaşırken delirmekten korkmadan,
O akşam yüreğimin sabrıyla sınanmıştım…

Ne tek kelâm sitemdin ne beddua dilimde,
Gittiğin günden beri aynı dua dilimde,
Sen benim tek sılamdın gurbetin son ilinde,
O akşam son bir defa sözüne inanmıştım…

Yüreğim elvermiyor eden bulur demeye,
Demesem de kalmıyor mazlumun ahı yerde,
Bir kefen gibi sarıp yüreğimi bu derde,
O akşam gölgelerin arasına dalmıştım…

Şimdi ben söylüyorum gün gelir unutursun.
Anılar defterinde hep hayal kurutursun.
Gözyaşları içinde kendini avutursun.
Sende sana yanarsın gittiği o son akşam.
Usul usul kanarsın terk ettiği o akşam…

Yusuf MESCİOĞLU
09.01.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder