30 Ocak 2010 Cumartesi

Bugün Benim Doğum Günüm...


" İsminden öte, kaderi memât ile başlayanlar için... "

Bugün benim doğum günüm senden ayrıldığım günün yıldönümü. Hangi doğum günü bir acıyı hatırlatır insana. Kim var benim gibi doğum gününü kutlamaktan öte bugüne ağıtlar yakan. Kaç kişi hatırlar bir acıyı ömrü boyunca. Bugün benim doğum günüm. Senden ayrıldığımın, bir başıma bu koskaca dünyada terk edilişimin yıldönümü. Bir muammayı çözmeye çalışıyorum aklımın erdiği günden bu güne... Sen mi? Terk etmiştin beni anne yoksa ben mi? Kıymıştım senin canına. Doğarken katil oldum anne kim yaşar bir ömür boyu bu kanlı damgayla…

Hayalin, umudun, ümidin, sevginin ne demek olduğunu hiç öğrenemedim. Öğrenemedim tebessüm etmeyi ilkbaharlarda, hep senin kokun geliyordu her çiçekten ruhuma. Ve ben anne, doğum günümde ağlıyordum bir mezar taşının başında. Ne teselli eden cümleler arıyorum başucumda nede rahatlığını bir yatağın. Benim gibi bir katile, soğuk taşlar çok bile.
Bilmiyorum çocukluğumu hangi kuytularda çürüttüğümü, bazen hasretinle geçirdiğim geceler, asmak istiyorum bir ağaç dalına benliğimi, ben doğarken yitirmişim anne, kaderimi…

Bugün benim doğum günüm anne, yani bir acının, sana ilk fatihalar göndermeye başlayışımın yıldönümü. Babamın elimden tutup “bak oğlum, işte böyle dua edeceksin annene” deyip de gittiği günün yıldönümü. Çocukluğumda unuttum anne gençliğimi, büyüsem de şimdi, bir yanım hep yarım kalıyor. Sana bir buket dua ve soğuk gözyaşları veriyorum anne ve her sene aynı günde yaptığım gibi, bir avuç toprak alıyorum mezarından, senin bana hediye ettiğin düşüncesiyle. Benim nüfus cüzdanımda yazan tarih senin başucunda yazıyor. Şaşıyorum anne, bir evlat nasıl olurda hala bu acıyla yaşıyor…

Yüreğim daralıyor anne, bazen kaçıp gitmek istiyorum bu hayattan. Kaçıp senin yanına gelmek istiyorum. Bir toprağın altında bile olsa kokunu duymak istiyorum, ellerine dokunmak istiyorum, başımı dizlerine koymak istiyorum anne, cennet dedikleri senin ayağının altında olan yerde. Sana yazmak istediğim o kadar çok şey var ki, dilimde dolaşan her cümleyi içime gömüyorum, ne zaman “anne” diye bir kelâm duysam dudaklarımı kanatıyorum. Bugün benim doğum günüm anne, bu koskoca demir parmaklıklı dünyada bir zindana atıldığım günün yıldönümü. Karanlık gecelerin, hicranlı gündüzlerin, öksüzlüğün acısını anlamaya başladığım ilk günün yıldönümü.

Bu soğuk şehirde bir kor parçası olan çocuksu yüreğimle seni özlüyorum anne. Senin için okuduğum her duada boğazım düğüm düğüm oluyor. Ellerim üşüyor anne, ayaklarım buz tutuyor her gece. Her gece başımı yastığı koyarken dua ediyorum uyanmayayım diye uykulardan. Gözlerim takılırken yıldızların peşine ben anneli hayaller kuruyorum doğum günümde. Bugün benim doğum günüm anne… Benim nüfus cüzdanımda yazan tarih senin mezar taşında yazıyor ve benim bir kor parçası yüreğim hala bu acıyla yaşıyor…

“ Sana yine dualar gönderiyorum anne senin hayallerini çalan oğlunu affedesin diye.”

Yusuf MESCİOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder